Ötelere inanan insan, kendi istek ve ihtiyaçlar�na ra�men, çevresindeki insanlar�n mutlulu�unu plânlayan, mensup oldu�u toplum için nak�� nak�� huzur projeleri geli�tiren, insanl���n dertleri kar��s�nda hafakandan hafakana giren bir di�ergâmd�r.
O, dünyay� nefsine zindan edecek ve �ahs� hesab�na bitip tükenecek kadar ba�kalar�n�n saadetini dü�ünür. Dü�ünmemek onun elinde de�ildir art�k; o ya�atmak için ya�ayan bir fedakârd�r. O, Bediüzzaman edas�yla, "Gözümde ne Cennet sevdas�, ne de Cehennem korkusu var; milletimin îman�n� selâmette görürsem Cehennem'in alevleri içinde yanmava raz�y�m." derken gönlünün sesine tercüman oluyordur.. ya da ellerini aç�p, Hazreti Ebu Bekir gibi, "Vücudumu o kadar büyüt ki Cehennem'i ben dolduray�m, ba�kalar�na yer kalmas�n!" ç��l�klar�yla inlerken ayn� hasbî ruhu seslendiriyordur. �ahsen, günümüzde bile "Allah'�m, bir tek insan�n hidayete ermesi için her gün elli defa ölmeye raz�y�m!" diyen karasevdal�lar biliyorum. �imdi, bugünün Kur'ân talebelerinden birinin �u sözünü, Bediüzzaman'�n samimi feryad�n� ve S�dd�k-� Ekber'in hasbî yakar��lar�n� yüze, bine, hatta bir milyona katlay�n; sonra onda Efendimiz'in �zd�rab�n� okumaya çal���n.
�u kadar var ki, insanl���n kurtulu�u hesab�na bu denli �zd�rap içinde bulunmay� herkesten beklemek do�ru de�ildir. Kimisi, sadece "Lâilahe illallah Muhammedün Resûlullah" ikrar�n�n adam�d�r. O kendi ad�na ebedi saadeti yakalamakla me�guldür. Böyle bir insan hakk�nda da su-i zan etmek ve onu dalâlette görmek büyük bir hatad�r. Hay�r, in�aallah, onun da necâta ermesi muhtemeldir. Fakat kimisi de vard�r ki, o gece-gündüz hak ve hakikatleri herkese duyurman�n plan ve projeleriyle oturup kalkmaktad�r. Yata��na uzand��� zaman bile, "Nas�l yapsam da, Allah'�n mesaj�n� bütün dünyaya duyursam.." demekte, �zd�rap içinde k�vr�m k�vr�m k�vranmaktad�r. ��te, bunlara Cenâb-� Hakk'�n özel bir teveccühü olacakt�r; Allah bunlar� Peygamberlerle beraber ha�redecektir.
De�i�ik vesilelerle arz etti�im gibi, Esved b. Yezîd en-Nehâî vefat ettikten sonra, bir dostu onu rüyas�nda görür; "Orada sana nas�l muamele edildi, nas�l kar��land�n?" diye sorar. Hazreti Esved, "Vallahi, nübüvvetle aramda dört parmakl�k bir mesafe kalm�� gibi muamele ettiler." cevab�n� verir. Evet, peygamberlik mesle�i olan ir�ad ve tebli� yolunun fedakâr yolcular� ötede Peygamberlerin hemen ard�nda yer alacaklard�r. Dolay�s�yla, �ah-� Geylanî, �mam Rabbânî, Muhammed Bahauddin Nak�ibend ya da �mam Gazzali gibi büyükler de ayn� sözü söyleseler, hilaf-i vâkî bir beyanda bulunmu� olmazlar.
Zaman
