Efendimiz Aleyhisselam buyurdu:
- Bana en yak�n olanlar, üzerime en çok salavat getirenler olacaktir.
- Üzerime salavat getirirseniz Allah da (c.c) sizin üzerinize salavat getirir.
- Bana salavat getirin. Nerede olursan�z olun salavat�n�z bana ula��r.
- Allah Teala (C.C) buyurdu: "Bir defa salavat getirene Ben ve meleklerim on defa salavat getiririz."
- Cuma günü ve geceleri üzerime (100) defa salavat getirenin Allah Teala (c.c) otuzu dünyaya, yetmi�i ahirete ait olmak üzere yüz hacetini kabul eder.
- Dua ile sema aras�nda bir engel vard�r. Üzerime salavat getirilince engel aç�l�r, dua yerine ula��r.
- Sünnetimi ihya eden, üzerime salavat getiren, darda kalanlara yard�mda bulunanlar k�yamet gününde ar��n gölgesinde olacaklardir.
- S�rat üzerinde kalm��, hurma yapra�� gibi tirtir titreyen bir adam gördüm .O anda üzerime getirdigi salavat-i �erife gelip o durumdan onu kurtard�.
- Dün gece acayip bir �ey gördüm. Adam�n biri S�rat üzerinde dü�üp kalk�yordu. O anda üzerime getirdi�i salavat geldi. Elinden tuttu�u gibi S�rat'tan geçirdi.
- Meclislerinizi salavat ile süsleyiniz.,
- Kiyamet günü büyük ecir almak isteyen, üzerime salavat getirsin.
- Cuma günü üzerime (80) kere salavat getirenin seksen senelik günahi affolunur.
- Üzerime salavat getirilmeden yapilan hiçbir dua kabul olunmaz.
- Karsila�an iki mü 'min salavat getirerek musafaha ederlerse, geçmi� ve gelecek günahlari bag��lanir. - Üzerime (100) defa salavat getirene, Allâh (c.c.) bin defa rahmet nazar� ile bakar. I�tiyakla daha fazla getiren için kiyamet gününde �efaat ve �ahitlik ederim.
- Üzerime bir günde (1000) defa salavat getiren kimseye cennetteki makam� gösterilmedikçe ölmez.
- Cuma günü üzerime (100) defa salavat-i serife getiren kimse k�yamette öyle bir nur ile gelecek ki, e�er o nur bütün mah�er ehline taksim edilse hepsine yeterdi.
- Allah Teala(C.C), per�embe günü ikindi vakti, melekleri salavat-i �erife getirenlerin ismini yazmak için yeryüzüne gönderir. Cuma günü ve gecesi salavat getirmeyi ihmal etmemelidir.
* Salavat-i �erife dünya ve ahirette insanin derecesini yüceltir. Onu büyük bir nur sahibi kilar. Kazanci en bol bir ticaret kayna��d�r.
SALAVAT-I �ER�FE:
Hz. Peygamber (s.a.s)'e salavât okuma; Hz. Peygamber (s.a.s) hakk�nda "Allahümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ve Alâ Âli Seyyidinâ Muhammed" veya "Es-Salatü ve's-selâmu alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmain" �eklinde yap�lan dua.
Peygamberimiz (s.a.s)'e iman�n ve muhabbetin bir ifâdesi olan bu duay� mü'minlere Allah Teâlâ emretmi�tir. Allah Teâlâ Ahzab süresinde �öyle buyurmaktad�r: Hiç �üphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler. Ey �man edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin" (el-Ahzab, 33/56). Bu âyette Allah Teâlâ kendisinin ve meleklerinin Hz. Muhammed'e (s.a.s) salât getirdi�ini bildirmekte, mü'minlerin de salât getirmesini emretmektedir. Ayr�ca O'na selam vermemizi de vazife k�lmaktad�r. Bu âyet-i kerimede Allah Teâlâ, Peygamberinin (s.a.s) hayat�n� ve memat�n� �erefli k�ld���n�, mevkiini yüceltti�ini aç�klamaktad�r.
Mevdudî bu âyetle ilgili olarak �unlar� söyler: "Konunun ak���ndan bu hususa neden deyinildi�i kolayca anla��labilir. Bu dönem, bütün �slâm dü�manlar�n�n �slâm'�n ba�ar�s�n� k�skand�klar� bir dönemdi. Onu lekeleyerek, onun �slâm ve müslümanlar�n her gün daha da güçlenmesine sebep te�kil eden ahlakî mükemmelli�ine gölge dü�ürmeyi planl�yorlard�. Allah bu âyeti gönderdi�inde �artlar böyleydi. Bu âyetle �öyle denilmek isteniyor: Kâfirler, münâf�klar ve mü�rikler, Hz. Peygamber'in görevinin ba�ar�s�zl��a u�ramas� için ona ne kadar iftira atsalar ve gözden dü�ürmeye çal��salar da, sonuçta ba�ar�s�zl�k ve rezaletle kar��la�acaklard�r. Çünkü ben, Peygamberime kar�� merhametliyim ve bütün kainat� idare eden melekler de onun destekleyicileridirler. Onun dü�manlar� onu suçlay�p a�a��layarak hiç bir �ey elde edemezler, çünkü ben onun ismini yüceltiyorum ve melekler de sürekli ona sayg� ve sevgi göstermektedirler. Benim rahmetim ve bereketim onunla birlikte iken ve meleklerim "Ey Alemlerin Rabbi, Muhammed'i daha yüce makamlara ç�kar, onun dinini yay ve geli�tir" diye gece gündüz sürekli dua ederken, kâfirler, fitne ve tuzaklar�yla Peygamberime hiç bir zarar veremezler" (Mevdudî, Tefhîmul-Kur'an, �stanbul 1991, IV, 450-451).
�mam Kurtubî de bu âyetin tefsirinde "rivayet olundu�una göre" diyerek �öyle bir hadis zikretmektedir: Ashab-� Kiram, Rasûlüllah (s.a.s)'e: - Ya Rasulallah! Ahzab süresinin "�üphesiz Allah ve Melekleri Peygamber'e salât eder..." ifadeleri ile ba�layan âyetinin manas�n� aç�klar m�s�n�z? Diye sormu�lar.
Hz. Peygamber (s.a.s) buyurdu ki:" - Bu sordu�unuz ilm-i meknûndur (Yani insanlara aç�klanmam�� bilgilerdendir). E�er bu konuda bana sormasayd�n�z, onu size aç�klamazd�m.
Allah benim için iki melek vazifelendirdi. Bir müminin yan�nda an�ld���mda bana salat getirirse bu iki melek (ona) Âllah seni ba���las�n" diye dua ederler. Allah'�n (di�er) melekleri bu iki mele�in duas�n� peki�tirerek "amîn"derler, Allah da (bu duay� kabul eder)".
Bir müminin yan�nda an�ld���mda bana salat getirmezse bu iki melek "Âllah seni ba���lamas�n" diyerek beddua ederler. (Di�er) melekler de bu iki mele�in beddualar�na "âmîn" derler. Allah da (bu bedduay� kabul eder) (Kurtubî, el-Câmi' Li Ahkâmil-Kur'an, Beyrut 1985, XIV, 233).
Türkçemizde salavât veya salavât-� �erîfe dedi�imiz kelime bu âyette geçen salât kelimesinin ço�uludur. Âyetten de anla��ld��� gibi salat: Allah'�n salat�, Meleklerin salat� ve müminlerin salat� olmak üzere üç k�sma ayr�l�r.
a. Allah'�n Peygamberi'ne salat etmesi: O'na rahmeti ve ondan ho�nut olmas�, O'na yard�m etmesi, tebli� etti�i �slâm dinini yayarak O'nun �an�n� art�rmas�, O'nun i�lerini bereketli k�lmas�, ismini yüceltmesi, ona ahiret mükafatlar�n� vermesi ve getirilen salat� kabul etmesi anlam�na gelir.
b. Meleklerin salat� �u anlama gelir: Melekler Hz. Peygamber'i çok severler; O'na en yüce makamlar� vermesi, dininin ve �erîat�n�n geli�mesi ve O'nu yüksek derecelere ula�t�rmas� için Allah'a dua ederler, isti�far ederler; O'na salat getirenlere Allah'�n rahmetini dilerler.
c. Müminlerin salat�: O'na sayg� ve tazimde bulunmalar�, O'nunla ilgili duada bulunmalar�d�r. Allah'tan, tebli� etti�i dinin güçlenmesini, �an�n�n artmas�n� dilemek ve Cennetteki Makam-� Mahmud'u ve ümmetine �efaat etme hakk�n� ona vermesini istemektir.
Müminlerin Allah'�n Rasûlü (s.a.s)'ne salat etmelerinin gere�ini anlatan âyetin �u anlama geldi�i kaydedilmektedir: "Ey Allah'�n Rasûlü Muhammed vas�tas�yla do�ru yola ula�anlar! O'nun gerçek de�erini takdir etmeli ve size olan büyük nimetleri sebebiyle ona �ükran duymal�s�n�z. Siz cahiliye karanl�klar�nda kaybolmu�tunuz; size bilgi �����n� ula�t�rd�. Ahlâken çökmü�tünüz; sizi ahlâk�n yüceliklerine ula�t�rd� da bu gün çevrenizdekiler bu yüzden sizi k�skan�yor. Barbarl�k ve vah�ete dalm��t�n�z; o sizi yüksek bir medeniyete ula�t�rd�. Kâfirler, size bu nimetleri verdi diye ona dü�man oldular; yoksa �ahsen o hiç birine zarar vermemi�tir. Bu nedenle, ona �ükran ve minnetinin ifadesi olarak siz ona bu insanlar�n dü�manl�k ve kinlerine e�it veya ondan daha ate�li bir �ekilde onu yüceltmeli ve ona sayg� duymal�s�n�z; onlar�n kötülük isteklerine kar��l�k siz daha içten bir �ekilde onun iyili�ini istemeli ve meleklerin gece gündüz onun için dua ettikleri gibi siz de onun için dua etmelisiniz: "Ey Alemlerin Rabbi! Senin Peygamberin nas�l bize say�s�z nimet ve lütuflarda bulunmu�sa, sen de ona s�n�rs�z ve sonsuz rahmetini göster, onu bu dünyada en yüksek makamlara ula�t�r ve ahirette de sana en yak�n olma �erefini bah�et" (Mevdudî, a.g.e., IV, s. 451).
Ayette geçen "selâm" kelimesi, eksikliklerden ve her türlü musibetlerden korunmu� olmay� Allah'tan niyaz etme anlam�n� ta��r. Hz. Peygamber'e selam vermek, müminlerin birbirine verdi�i gibi kabr-i �erifini ziyaret etti�imizde O'na selam vermek, ayr�ca zaman zaman ve özellikle ismi an�ld���nda manevi �ahsiyetini selamlamakt�r. Salat, selam manas�n� ihtiva ediyorsa da, selamda insanlar�n O'na itaat etmeleri ve O'nun �eriat�n� ya�amalar�n� dilemek gibi özel manalar vard�r.
Namazlar�n ikinci ve dördüncü rekatlar�nda okudu�umuz "Et-Tehiyyâtü" diye ba�layan duada geçen "Eyyühennibiyyu ve rahmetullahi ve berekâtüh" cümlesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e selamd�r. Bu duay� okuyan mümin, Allah'�n Rasûlü'ne selam vazifesini ifa etmi� olur.
Salavat konusundaki âyet, Hz. Peygamber'e salavât getirmenin farz oldu�unu göstermektedir. Ancak âyette bunun tekrar�na deyinilmemektedir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusunda bir kaç görü� bulunmaktad�r. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin �ekli miktar�, hükmü, anlam� vesair konular�, �slâm alimleri bu mevzuda yazm�� olduklar� özel kitaplara konu yapm��lard�r. Bu tür kitaplara iki örnek vermemiz mümkündür. Bunlardan birisi hicrî 751 y�l�nda vefat etmi� olan Allâme �bn Kayyim el-Cevziyye'nin "Cilâul-Efhâm fi's-Salati ve's Selami ala hayril-Enam " adl� eseri, di�eri de hicrî 902'de vefat etmi� olan �emseddin Muhammed b. Abdirrahman es-Sehâvî'nin "el-Kavlu'l-Bedî' f�'s-Salati alel-Habîbi�-�ef�"' (Kahire 1988) isimli eseridir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusundaki görü�leri �öylece özetlemek mümkündür:
1. Sahih olan görü�e göre Hz. Peygamber'in ismi an�ld�kça salat getirmekgerekir. Bu hususta bir çok hadis rivayet olunmu�tur. Az evvel sözünü etti�imiz eserlerde bu tür hadisleri bir arada görebilmek mümkündür. Bu hadislerden bir k�sm� �öyledir: Hz. Peygamber buyuruyor: "K�yamet gününde bana halk�n en yak�n olanlar� ve �efaatime hak kazananlar�, bana en çok salâvât getirenleridir" (Tirmizi, Vitir, 21); "Yan�nda ben an�ld���m halde bana salavat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete u�ras�n" (Tirmizi, Deavât, 100; Müsned, II, 254); Kim bana bir salavat getirirse Allah Teâlâ bu yüzden o kimseye on misli ma�firet eder" (Müslim, Salat, 70); En cimri (bahîl) olan yan�nda an�ld���m halde bana salat-u selam getirmeyendir" (Tirmizî, Deavât, 100; Müsned I, 201); "Günlerinizin en faziletlisi Cum'a günüdür. O günde bana çok salavat getirin; zira sizin salat ve selamlar�n�z (melekler vas�tas�yla) bana arzolunur". Âshab-� Kiram sordu: "Ya Rasulallah! Getirdi�imiz salavat size nas�l arz olunur; halbuki siz çürümü� bulunacaks�n�z?". Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz: "Allah Teâlâ Peygamberlerin cesetlerini yer yüzüne haram k�lm��t�r" cevab�n� verdi (Ebu Davud, Salat, 201; Vitr, 26; Nesâî, Cum'a, 5; �bn Mace, �kame, 79, Cenâiz, 65; Darimî, Salat, 306; Müsned, IV, 8);
"�üphesiz ki, benim üzerime salavat getiren kimsenin selam�n� almak için Allah bana ruhumu iade eder" (Ebu Davud, Menâsik, 96).
�bn Ebî Leylâ �öyle demi�tir: Ka'b b. Ucre ile bir defas�nda kar��la�t�m, bana �öyle dedi: Sana Peygamber (s.a.s)'den i�itti�im bir hediye vereyim mi? Peygamber (s.a.s) bizim yan�m�za ç�kt�. Biz O'na:
- Ya Rasulallah! Bizler Sana nas�l selam okuyaca��m�z� ö�rendik. Fakat Sana nas�l salat okuyaca��z? Dedik. Rasûlüllah (s.a.s) bize:
Âllahümme sallî alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kema salleyte alâ �brâhîme ve alâ âli �brahime inneke Hamîdun Mecîdun.
Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ �brâhîme ve alâ âli �brahime inneke Hamidun Mecîdun ".
(Allah�m! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, �brahim'in âli üzerine salât etti�in gibi salât et: �üphe yok ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin. Allah�m! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, �brahîmin âline bereket ihsan etti�in gibi bereket ihsan eyle! �üphesiz ki, Sen Hamîd'sin Mecîd'sin) (Buharî, Enbiyâ,10; Daavât, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69).
Namazda okunan te�ehhüd duas� bu hadiste aç�klanan laf�zlardan daha farkl� laf�zlarla da rivayet olunmu�tur. Bütün bu salavatlar, laf�zlar� farkl� olmakla birlikte ayn� anlam� ta��maktad�r.
Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'e salat ve selam getirmenin hükmü ile di�er görü�ler de �öyledir:
Ömürde bir defa salât getirmek farzd�r. �smi her an�ld���nda salat getirmek vacibtir. Ancak bir mecliste ismi çok defa an�lsa da bir defa salat getirmek yeterlidir.
Namazda salat getirmek gereklidir. Namazda salat getirmek Hanefi, Malikî ve Cumhur'a göre sünnet; �mam �afi ve Ahmed b. Hanbel'e göre ise farzd�r. Onlara göre salat terkedilirse namaz bozulur.
Duan�n ba��nda ve sonunda salat getirmek de, duan�n kabulüne vesiledir.
Burada, "Allah'�n Rasûlü (s.a.s) bizim salat ve selâm�m�za muhtaç m�d�r" �eklinde bir soru akla gelebilir. Elbette ki bunun cevab� "hay�r!" olacakt�r. Ancak baz� sebeplerden ötürü insanlar O'na salat ve selam getirmeye muhtaçt�rlar.
Allah O'na salat ve selam getirmemizi emrediyor. Bizim için gerekli olmasayd� emretmezdi.
Bize Kur'an'� tebli� eden, dünya ve âhirette mutlu olman�n yollar�n� gösteren Yüce Peygamberimiz salat ve selam O'na bir te�ekkürdür.
Her Peygamberin kabul olunan bir duas� vard�r. O bu duas�n� ümmetine �efaat etme hakk�n� elde etmede kullanaca��m bildirdi�i ve ümmetinin yar�s�ndan fazlas�n�n �efaati ile Cennet'e girece�ini aç�klad��� için, O'na salat ve selam, bu hakk� elde etmesinde O'na manevî bir yard�md�r; asl�nda nefsimiz için �efâat talebinde bulunmakt�r. O'na salat ve selam, O'nunla gönül râb�tas�n� kuvvetlendirmek ve feyzimizi artt�rmakt�r ki, buna biz kullar�n ihtiyac� vard�r.
Allah'�n Rasûlü Hz. Muhammed'e salat ve selam getirmek Allah'�n emri oldu�u için, özellikle ismi an�ld���nda ona salat ve selam� kasden terk etmek do�ru de�ildir. Peygamberimiz (s.a.s) kendisi ile ilgili bu gerçe�i bir hadislerinde �öyle aç�klamaktad�r: "Yan�nda ben an�ld���mda bana salat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete u�ras�n " (Tirmizi, Daavât, 100, Müsned, II, 254).
Ebu Hureyre'nin rivayet etti�ine göre Allah'�n Rasûlü (s.a.s) �öyle buyurmu�tur: "Bana salat getirdi�iniz zaman benim için Allah'dan "vesîle'yi" isteyiniz. "Sahabiler taraf�ndan soruldu:
Ya Rasulallah! Vesîle nedir?
"Vesîle, Cennet'in en yüksek derecesidir. Oraya ancak bir ki�i yükselecektir. O ki�inin de ben olaca��m� ümit ediyorum" (Müsned, II, 265).
Peygamberimiz (s.a.s) için Vesîle'yi istemek O'nun �efaatine ermemize vesîledir. Nitekim ezan okundu�u zaman ezandan sonra kendisine salat getirip Vesile'yi isteyene Allah'�n izni ile �efaat edece�ini peygamberimiz müjdelemektedir ve sallallahu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi va sahbihi ve sellem.
Sabahaddin YILDIRIM (�SLAM ANS�KLOPED�S�)
SALAT VE SELAM NE MANAYA GELMEKTED�R:
“Salâvat” “salât” kelimesinin ço�uludur. Salât kelimesi lügatte; dua, namaz, rahmet manalar�na geldi�i gibi kendisinden türetilen baz� fiillerinde bereket manas� da vard�r.
Ahzab sûresinin 56.âyeti için ibn Abbas, “�üphesiz Allah ve melekleri Peygamber’i bereketle ku�at�rlar..” manas�n� vermi�tir. El-Müberred’de salât kelimesinin asl�nda “rahmetle dua etmek” manas�na geldi�ini, Allah taraf�ndan yap�ld���nda “rahmet” melekler taraf�ndan yap�ld���nda “Allah’�n rahmetini istemek” demek oldu�unu beyan eder.
Ku�eyrî de bu hususta, “Allah’�n insanlara salât�, onlara rahmet etmesi, peygamberlere salât� ise onlara �eref vermesi ve ziyade ikram etmesidir” der.
Elhas�l “salât” Allah’tan olunca rahmet, meleklerden olunca ma�firet-i �lahiyi istemeleri, mü’minlerden getirilince de hay�rla dua etmek manalar�na gelmektedir. (De�i�ik Yönleriyle Hz. Peygamber (s.a.), �brahim Bayraktar, s.145-146)
“Selâm” kelimesi de mü�terek say�lan bir çok manaya gelmi�tir. Selâm lügatte Allah’�n ismi olarak kullan�ld��� gibi, selâmla�mak, kusurlardan beri olmak, emniyet ve sulh manalar�na da gelir. Bu kelimeye verilen manalar üç çe�ide ayr�labilir:
a-Mastar bir kelime olarak “es-selâmu aleyküm” demek, selâmet emniyet sizin içindir, sizinle beraberdir demektir.
b-Selâm, Allah’�n ismi olarak, Allah seni korumay�, gözetmeyi üzerine alm��t�r, kefildir demektir.
c-�taat ve bar�� demektir. (De�i�ik Yönleriyle Hz. Peygamber (s.a.), �brahim Bayraktar, s.145-146)
Ahzab 56. âyette geçen “selâm” kelimesi eksikliklerden ve her türlü musibetlerden korunmu� olmay� Allah’tan niyaz etme anlam�n� ta��r. Hz. Peygamber’e selâm vermek, mü’minlerin birbirine verdi�i gibi kabr-i �erifini ziyaret etti�imizde O’na selâm vermek, ayr�ca zaman zaman ve özellikle ismi an�ld���nda manevi �ahsiyetini selâmlamakt�r. Salât selâm manas�n� ihtiva ediyorsa da selâmda insanlar�n O’na itaat etmeleri ve O’nun �eriat�n� ya�amalar�n� dilemek gibi özel manalar vard�r. (�slâm Ansiklopedisi, “salvele” c.7 s.124)
Salâvat�n bu kadar kesretle okunmas�n�n hikmeti ve salâtla beraber selâm� zikretmenin s�rr�:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma salâvat getirmek, tek ba��yla bir tarik-i hakikatt�r. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm nihâyet derecede rahmete mazhar oldu�u halde, nihâyetsiz salâvata ihtiyaç göstermi�tir. Çünkü, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ümmetin dertleriyle alâkadar ve saadetleriyle nasibedard�r. Nihâyetsiz istikbalde, ebedü'l-âbâdda, nihâyetsiz ahvâle mâruz ümmetin, bütün saadetleriyle alâkadarl���n�n ihtiyac�ndand�r ki, nihâyetsiz salâvata ihtiyaç göstermi�tir.
Hem Resul-i Ekrem hem abd, hem resul oldu�undan, ubudiyet cihetiyle salât ister, risalet cihetiyle selâm ister ki: Ubudiyet halktan Hakka gider, mahbubiyet ve rahmete mazhar olur. Bunu es-salât ifade eder. Risalet Haktan halka bir elçiliktir ki, selâmet ve teslim ve memuriyetinin kabul ve vazifesinin icrâs�na muvaffak�yet ister ki, selâm lâfz� onu ifade ediyor.
Hem biz seyyidinâ lâfz�yla tabir etti�imizden, diyoruz ki: Ya Rab! Yan�m�zda elçiniz ve dergâh�n�zda elçimiz olan reisimize merhamet et ki, bize sirâyet etsin. (Said Nursi, Barla Lâhikas�)
|